• Sabiha Ateş Alpat28 Ağustos 2020 12:33

    Allah'tan ve Hesap Gününden Korkmak Bütün Yanlışların İlacıdır!..

 


Allah'tan ve Hesap gününden korkmak bütün yanlışların ilacıdır!..

 

Peygamberimiz (sav) bir gün şöyle buyurdular;

“Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler / kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takib edeceksiniz.”

(Hz. Peygamberin gelecekle ilgili bu ürpertici açıklaması üzerine biz sahâbîler) sorduk:

"Ya Resûlellah! (İzlerini takib edeceğimiz bu topluluklar) Yahûdiler ve Hristiyanlar mı olacak?"Şöyle buyurdu:  “Ya başka kimler olacaktı?” (Buhari, Enbiya 50; Müslim, İlm 6).Bu hadisi şerifin tefsirini  görerek yaşıyoruz.Başımızı ellerimizin arasına alıp “Nerede hata yapıyoruz?!” diyerek nefsimizi sorgulamak  kendimizi hesaba  çekmemiz gerekiyor.Her geçen gün  silikleşen rengimizin,asimile olan ahlakın,dejenere olan İslami yaklaşımımızın sebeplerini tespit ederek ,ıslah etmek  anın vacibidir.

      Yaşadığımız çağda özellikle Müslümanların hızla seküler,demokrat saflara savrulduğu günlerden geçiyoruz.Hayata Kur’an ile bakmayan/bakamayan. Olayları,amelleri Kur’an  ve sünnetin ölçüleriyle tartamayanlar,ölçü kaymasından  kurtulamazlar. Ölçü kaymasının Kur’an’i karşılığı ise “Haddi  aşmak,tuğyan etmektir”.Kur'an'ın nazil olmasının ana sebebi  hayatın  Kur'an kılavuzluğunda şekillendirilmesidir.Ayette şöyle buyrulmuştur;

"Bu (Kur’an), kendisinde asla şüphe (çarpıklık, karışıklık ve yanlışlık) bulunmayan, (ahirete inanan, hazırlık yapan, her türlü küfür ve kötülükten sakınıp Allah’ın rızasını arayan) müttakiler için yol gösterici olan bir Kitaptır (ki, hayat ve huzur rehberidir)." (bakara 2).

Seküler,modern hayat anlayışı içselleştirildi.Yozlaşmanın hızına yetişilemiyor.Romantik,ılımlı bir hayatı İslam zannetmek yanılgıların en büyüğüdür.

Giyim kuşam, kılık kıyafet ve hatta tesettür ölçüleri. Düğün tören. Ticaret  ve çalışma hayatı. Real ve sanal hayat  kısacası hayata hakim olan anlayış  Kur'an'i bir anlayış değil.Demokrat,modern (!)  seküler  bir anlayış hakim oldu.İnanmayanlar açısından bir sorun yok ama Müslüman'ın  böyle bir hayat tarzını baz aldığında Müslümanlığından eser kalmaz. Ne demişti şair "Yamadık dünyamızı yırtarak dinimizden dinde gitti dünyada gitti elimizden".

    İşte bu, Kur'an'ın ifadesiyle  "Kur'an'ı  terketmek.Onu mahcur bırakmaktı.O gün (hesap günü) Peygamber müntesipleri hakkında şöyle bir sitemde bulunup, şikâyetçi olarak şunu diyecek: “Ve Peygamber, yâ Rabbi dedi, bu kavmim, şu Kur'ân'ı ihmal etti, terk edilmiş bir hale getirdi.” (Furkan suresi.30)

Mahcur bırakmak, peygamberle beraber, peygamberî bir yol tutmamaktır. Hayatı kitaba göre yaşamamaktır. Hükümleri var, ama yok gibi davranmak, dikkate almamaktır. Böyle davrananların son durumlarını ayetler bize şöyle haber veriyor: “O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: ‘Keşke Peygamberle bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. Andolsun ki beni, bana gelen Kur'an'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor’ der.”(Furkan 27-29) Buradaki zalim ifadesi, birçoğumuzun yanılgısı olabiliyor. Oysaki, hangi anlamda olursa olsun, hakkı tutup kaldırmayan insan zalimdir. Ayette belirtildiği gibi; Hayata Peygamberle yol bulmayanlar zalim olarak nitelendirilmiştir. Yaşarken  hayatın her alanını kendisiyle düzenlemek zorunda olduğumuz kitabı, hayatın oldukça dar bir alanına sıkıştırılmış olması,kitabın terki/mahcur bırakılması demektir?!.

   Bu konuda  merhum Ali KÜÇÜK hoca şöyle diyor; "Resul der ki: Ey Rabbim, muhakkak ki şu kavmim bu Kur’an’ı terk ettiler. Kavmim bu Kur’an’dan hicret ettiler. Kavmim bu Kuran’ı kendilerinden hicret ettirdiler. Kendileri değil, onu kendilerinden hicret ettirdiler. Bu Kur’an’ı sosyal hayatlarından uzaklaştırdılar. Bu Kur’an’ı mekteplerinden, hukuklarından, eğitimlerinden uzaklaştırdılar. Bu Kur’an’ı aile hayatlarından, evlerinden, mutfaklarından, kazanma harcama anlayışlarından uzaklaştırdılar. Bu Kur’an’ı terkedilmiş olarak, metruk olarak, kendisine başvurulmaz olarak bıraktılar. Bu Kur’an’ı dikkate değer görmediler. Bu kitapla amel etmeyi terk ettiler. Hayatlarını bu kitaba göre yaşamaktan vaz geçtiler. Hayat problemlerini bu kitaba sormaz oldular. Bu kitabın önüne başkalarının kitaplarını, başkalarının yasalarını geçirdiler".

Enes (r.a), Hz. Peygamber (s.a.s) ona şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kur'ân öğrenir ve kendisine ilgi duymaksızın ve içindekileri tefekkür etmeksizin onu bir mushaf olarak başucuna asarsa, kıyamet günü o Kur'ân onun yakasına yapışır ve "Ey âlemlerin Rabbi, bu kulun beni mehcûr (terkedilmiş-unutulmuş bir şey) kıldı. Benimle onun arasında (bugün) hükmü sen ver" der."

            Hayat bir okul ve bu okulun sınav /imtihan hakkı bir kez, evet sadece insana.bir kez veriliyor Tekrarı ve telafisi yok!  şayet bu imtihan kazanılmak isteniyorsa, Kur'an ve sünnet gölgesinde yaşamak bunun şartıdır!.Allah (cc) hayat kitabımız Kur’an’da şöyle buyurmaktadır“Ey insanlar, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın şeytan, sizi Allah'ın affına güvendirerek ayartmasın.”(Fatır.5)…

    Hesap günü ölçü kaymasının hesabı sorulurken, Dünyada  kitabı ölçü için indirdiğini,ölçü kaymalarına  karşı Mekke de ilk zamanlarda inen ayetlerde uyarı yapıldığını kalem süresinden okuyoruz. Şöyle  buyuruyor.  “Yoksa bir kitabınız var da ( Kur’an’dan başka) ondan mı bu hükümleri okuyorsunuz?. Onda beğendiğiniz her şeyi buluyorsunuz?”(Kalem.37.38)..

Okuyabilene net mesajlar içeren bu ayetler; Benim  yolladığım kitapta  bu yaptıklarınız, bu anlayışınız,bu uygulamanız yok,siz  başka bir hayat kitabı mı edindiniz de oradan okuyorsunuz mesajını  açık  bir  şekilde okuyabilir…

 

Bir yandan “Son kitaptır, kıyamete kadar hükmü geçerlidir” denilecek, diğer yandan “Zaman değişti, artık çok zor onun hükümleriyle işlerimizi düzenlemek, ticari noktada faizsiz, siyasi noktada demokrasisiz olmuyor/olmaz” diyerek mahcur bırakılacak! Bir yandan ona iman edildiği iddia olunacak, diğer yandan her iddianın bir ispat gerektirdiği unutularak, başka hükümler karşısında boyun bükülecek!.

 

 Modern hayatın büyüsüne kapılan Müslümanlara, dünya hayatının geçici  hevesleri çağa yapılması  gereken şahitlik vazifesini unutturdu."Ey müminler! İşte böylece sizi, her türlü aşırılıklardan uzak, vahye dayalı, dengeli, ölçülü, uyumlu, âdil, iyiliksever ve orta yolu izleyen bir ümmet yaptık ki, tüm insanlığa karşı hakîkate şâhitlik eden güzel örnekler ve âdil şâhitler olasınız ve bu Elçi de size karşı güzel bir örnek ve şâhit olsun".(bakara:143).

 Biz,iman,amel,ahlak,muamele,aile,bireysel,sosyal hayat ve sosyal medyada duruş ve davranışımız  vahyin canlı şahidi olmak zorundaydı.Hakikat bu, peki realitemiz de bu mudur?

  Modern dünyanın dayattığı seküler hayat benimsenmiş ve bir yaşam biçimi olarak yerleşik hale gelmiştir. Karı koca ilişkileri. Evlat ve ebeveyn ilişkileri,komşuluk ilişkileri kısacası  tam anlamıyla  batı dünyasının İnancıyla şekillenmiş  durumdadır.Batı dünyasının normları  benimsenmesine rağmen hala  Müslüman kalınabilindiği zan edilmesi ise çok büyük bir handikaptır..

Bunun en başat sebebi Kur'an'ın hayata yön vermesine izin vermemek yani Kur'anın mahcur bırakılmasıdır.

Kur'an önce bireysel hayatta mahcur bırakıldı. Çarşıya,pazara,duygu dünyasına,okula vs  karıştırılmadı. Sonuç çarşı, pazar,okul önleri ve koridorları çıkılmaz,çıkılamaz hale geldi. değersiz şeylerin peşinde duygu dünyası kirletildi. Üç kuruş değeri olmayan şeylere değer verilip  sevildi.

Ailelere bakıyoruz: Kur’an’ın bahsettiği, öngördüğü aile modelinden ziyade, batılın ön gördüğü kural ve geleneklerle varlığını sürdürmeye(?) çalışıyor; Kur’an, o evde mahcur bırakılmış değil midir?.Aile de bütün hak ve yetkileri  belirleyen Allah'tır.Bugün ifsat İstanbul sözleşmesinin  enkazı altında kalan yığınla Müslüman(!)  aile var.Oysa Müslüman aile hukukunu belirleyen yalnızca Allah'tır.İnananlar için yetmesi gerekmiyor mu!?. Müslüman (!) Kadınların süresiz nafakayı hangi hukuka dayanarak  aldıklarını düşünmeleri gerekmez mi,farz değil mi?. Müslüman (!) bir erkeğin aile reisi (kavvam) olduğunu unutmayıp ailesin de  İslam'ın hükümlerini uygulayıp,uygulattırmada sorumlu olduğunu hatırlaması  gerekmez mi,farz değil mi?!

"(Acaba,) Onlar Kur'an'ı (hükümlerini anlamak ve uygulamak üzere dikkatle okuyup) iyice düşünmüyorlar mıydı? (Niye hâlâ ihtiyaç duymuyor, Kur'an üzerinde ciddiyetle kafa yormuyor ve sırt çeviriyorlardı?) Yoksa birtakım kalplerin üzerinde kilitler mi vurulmuş(tu ki, Kur’ani haber ve hakikatlere karşı böylesine ilgisiz ve isteksiz davranılmaktaydı? Veya bu bir hidayet kararması mıydı?"(muhammed:24).
Kur'an  bugünün sosyal hayatında mahcurdur!

Kadın erkek ilişkilerinde  sınırları kalkarsa  fesadın önüne geçemezsiniz.

Özellikle, Kadının sosyal hayata  dahil olması  konusunda ölçülerin hemen hemen hiç bir tanesi bile İSLAM fıkhına göre biçimlendirilmiş değil  ama bu çölçüler  MÜLSÜMANLARA benimsetildi ve kanıksanıldı.Oysa Kur'an uyarıyor;

"Onlar hâlâ cahiliye hükümlerini (Kur’an’ın tabii ve temel hukuk kurallarına, evrensel insan haklarına ve en güzel İslam ahlâkına aykırı düzenleri) mi arıyorlar? Kesin bilgiye (yakine) dayanan sağlam inanca sahip bir topluluk için, hüküm ve hikmeti (kural ve prensipleri) Allah'tan daha güzel olan kimdir?"(maide:50)...

Eğitim konusunda olan yaklaşımlar Kur'an'i bir yaklaşım değil.Eğitime,iş hayatına, diplomaya yüklenilen anlam  Allah'ın koyduğu ölçüler  değil,batı dünyasının dayattığı düşünce tarzıdır..Bugün genç kızların okuması konusunda hakim olan düşünce "Meslek sahibi olup,çalışma hayatına atılarak eşine mahkum olmaması"  bu düşünce bizim düşüncemiz değildi, bizim olmayanı beynimizde nasıl taşır hale geldik!?

 Velhasıl sekülerleştikçe  eksen kayması yaşandı/yaşanıyor. Meselelerde   Kur'an baz alınmayınca a değerlerimizi modernizim öğüttü.En çok ve en bariz öğütülen   değerlerimizden biri de tesettür oldu!. Hanımlarda şıklık ve yakıştırma yarışına dönen tesettürün ruhundan eser kalmadı.Artık başı  örtülü  balerinimiz

bile var!?   Tesettür  terim olarak; İnanan erkek ve ya kadının Şer’an örtülmesi gereken yerlerini örtmesi demektir…Ölçüsü ve örtülmesi gereken yerlerin farklılığıyla birlikte “TESETTÜR” kadına  ve erkeğe  emredilmiştir bununla beraber sadece kıyafete indirgenen hicap emri eksiktir. Tesettürü tamamlayan unsurlar vardır.Konuşma biçimi,bakmak,yürümek,kılık kıyafet ve kadın erkek arası diyaloglar hepsi tesettürün bir parçasıdır.Toplumsal kirlenmenin  en büyük sebeplerinden biride tesettürsüzlüktür.İffet,bir müminin en büyük  zenginliğidir onu yaralayan,zayıflatan şey ise tesettürsüzlüktür.

Yaşadığımız çağda  toplumsal kirlenmenin önüne geçilemiyor.Başlarında örtü ellerinde fuhşun pankartını taşıyanlar gelinen noktayı gözler önüne serdiği gibi vicdanları da  kanatıyor.

Peki nasıl başlamıştı? sadece okula örtülü girmek istiyorduk.bir derdimiz vardı tesettür ile okumak? sonra ne oldu?  Oysaki İslam'ın  koyduğu prensipler içerisinde  "Seddi zerai" diye bir ilke var. Harama sebebiyet veren her yolun tıkanması gerekir çünkü harama vesile olan şey de haramdır ilkesi. Peygamberimizin  "Allah'ım kalbime,ayaklarıma dinde sebat ver" duasının ehemmiyetini  daha iyi anladığımız şu   çağda imanla göçüp gitmenin yolu  rucu etmek ve Kur'an'a  sıkı  sıkı yapışmaktır."

(Eğer gerçekten iman ediyorsanız) Allah'ın ipine (Kur’an hükümlerine) hepiniz birden (elbirliği içinde) sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın"(al-i imran 103)


Allah'tan,hesap gününden korkmak bütün yanlışların ilacıdır!..

Yorum Yap

  • Öznur Altuntaş 14-09-2020 19:32

    Hocam yine çok doğru bir konuyu dillendirmişsizin

  • sami 07-09-2020 13:40

    Dunya genelinde egemen olan global teroristler ,emperyalist,kapitalist diktatorler son olarak coronayı gundem yaptı.korona bahanesi ile kabe bile kapatıldı ,hac iptal edildi,hicbir tepki yok.ortada kesinlikle pandemi falan yok,bir saglik sorunu yok.ortada seytani emperyalist güclerin başını cektigi ,işbirlikci,uydu devletlerinde katıldıgı buyuk sahte bir proje var.komplo var,medyatik ilizyon var.coronayı planlayan güçle 11 eylulu planlayan,15 temmuzu planlayan,beyrut patlamasını planlayan ,deaş ı dizayn eden güç, aynı güç. film sahneleri gibi,maskeli steril elbiseli saglik personelleri,entube edilmis hastalar,tabut,mezar goruntuleri hergun tekelleşmis medyanin gundeminde.hergun tv lerde gercek dısı vaka,olum sayıları adres ve isim verilmeksizin sadece rakam olarak yayınlanarak topluma korku pompalanıyor.normal olumleri korona olumleri olarak veriyorlar. halbuki corona klasik bir grip virusu,herkesin yilda 1-2 defa ayakta gecirdigi gribe sebeb olan bir virus. buyuk emperyalist devletlerin yonetimleri bu isin icinde.isbirlikci uydu devletler ,dso,ilac firmalari bu isin icinde.aralarinda isbirligi var,beraber hareket ederek projeyi yurutuyorlar.dunyadaki bircok devletin yonetimleride bilerek,bilmeyerek veya korkudan bu insanlik dusmani diktatorlerin emrinde hareket ediyor.resmi kurumlar,stk lar,media gonullu koleler olarak cagdas firavunlarin emirlerini uyguluyor.sahte test,vaka,olum sayilari ileri surerek istedikleri zaman karantina,sokaga cıkma yasagı,maske zorunlulugu vb. uygulamalar yapabiliyorlar.argumanları cok guclu ve zekice;"hic kimse toplumun saglıgını tehlikeye atma hakkına sahip degildir"iyi dusunulmus,iyi tasarlanmıs buyuk bir proje. hemen hemen her devlette bu seytani gucle isbirligi yapan yerli isbirlikciler var.bu isbirlikciler hergun tv lerden salgın dahada kotulesecek,2. dalga gelecek,hicbirsey eskisi gibi olmayacak ,rekor vaka ve olu sayısı vb. seklinde beyanatlar vererek topluma korku ve tedirginlik pompalıyorlar,toplumun tepkisini test ediyorlar. su anda dunya genelinde tedirgin bir bekleyis ve belirsizlik hakim.icerigi suphelı aşı soylentileri var.kimlik,seyahat,egitim hakki vb. hepsi aşıya bagli olacak seklinde soylentiler mevcut.ama bu seytani guclerin asıl plan ve hedeflerini sadece Allah bilebilir.ama gercek suki;karsımızda insanlıgın gelecegi konusunda kendisini karar merciinde goren ,yeryuzunde ilahlık taslayan, kibirli ,uluslararası ugursuz bir ekip var. her yonden(sosyal,ekonomik,dini vb.)insanligi ve gunluk hayatini istedigi gibi yeniden dizayn etmek isteyen ve bu amac icin herseyi mubah goren zalim bir güc odagi var.ve bu gücün projesi olan corona. evet,cagdas firvunlardan olusan ve seytanin emrinde hareket eden bu ekip insanlıgın kokune kibrit suyu dokmeye kararlı,şakası yok,gayet ciddi ve oyun oynamıyor.milyarlarca insana cehennem hayatı yasatıyor.baskı ve zulum gittikce artıyor. boyle giderse global buyuk bir ilahi azap cok yakın.