MÜMİN KADIN HÜKÜM GELİNCE DAMARINI DA KESEBİLENDİR!

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

İnsanoğlu yaratılışından itibaren her an yeni bir sınava girmektedir. Zaman gelir sınavların isimleri, şekilleri, ortamları değişir. Fakat sınanma hiçbir surette son bulmaz. Şeytan öyle azılı bir düşmandır ki hem çok fazla tecrübelidir -ki işini onun kadar uzun süredir yapan yoktur- hem de o kadar zekidir ki her düşmanının en hassas damarını ve o damara hangi zehirle hangi dozla gideceğini iyi bilir. Hal böyle olunca kendini ona düşman olarak nitelendiren ademoğluna düşen de bu düşmana karşı kendini geliştirmek, onun oyunlarına gelmemek için kendi hassas damarlarının farkında olmak yeri geldiğinde o damarı kesip atmayı da göze alabilmektir. Merdiven basamaklarını tek tek çıkmayı bilmeli, ilk basamak olarak da Rabbini tanımalı ona gerçek manada itaat etmelidir.

Peki itaat ne demektir? Neden itaat etmek bu kadar önemlidir? Yahut konuya diğer bir perspektifle bakmak gerekirse, itaatte serkeş davranan insan neyini kaybeder?

İtaat kelime manası olarak: boyun eğme, buyruğa uyma, söz dinlemek demektir. Peki Allah’ın bizden istediği itaat nedir ve nasıl olmalıdır? Rabbimiz itaat konusunun önemini şu ayetleriyle açıklıyor:

“Allah’a ve Peygambere itaat edin ki rahmet olunasınız.” (Al-i İmran/132)

“Allah’a ve Peygamber’e itaat edenler var ya, bunlar Allah’ın nimetine eriştirdiği peygamberlerle, dosdoğru kullarla, şehitlerle ve iyilerle birlikte olurlar. Bunlar ne iyi arkadaşlardır!” (Nisa/69)

 “… Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, şüphesiz büyük bir kurtuluşa ermiş olur” (Ahzab/71)

Rabbimiz bizden istediğini ve karşılığını bu kadar güzel ve açık anlatmıştır. İstediği, itaat edilmesi;  karşılığı ise rahmet, iyilerle birlikte olmak ve kurtuluştur. Peki insan itaat ettim demekle gerçekten itaat etmiş olur mu yoksa bunu kanıtlaması, gerekirse bütün eforuyla ortaya koyması gerekir mi? Unutmayalım ki kardeşim bir taş bile koyulmadan oluşan binalar yalnızca rüyalarda olur…

O halde işittik ve itaat ettik diyen biz müminler, kendilerini ve ortaya koydukları taşları biraz düşünmelidirler. Gerçekten biz Rabbimizin buyruklarına işittik ve itaat ettik diyebiliyor muyuz? Mesela kardeşim sen Nur suresini okuyunca sahabenin itaatini gösterebiliyor musun? Kısaca onların itaatini hatırlamak gerekirse:

Hz. Aişe dedi ki;

"Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar" ayeti nazil oldu. Erkekleri evlerine dönüp Allah Teâlâ'nın kendilerine kadınlar hakkında bu ayeti indirmiş olduğunu onlara bildirdiler. Herkes bu ayeti karısına, kızına, kız kardeşine ve akrabasına okudu. Onlardan hiçbir kadın kalmayıp elbiselerine yöneldiler ve bunlarla başlarından aşağıya örtündüler ki Allah Teâlâ'nın kitabından indirmiş olduğuna iman etmiş ve onu doğrulamış olsunlar. Sabahleyin namazda Allah Resulü(s.a.s)'nin arkasında baştan aşağı örtülü olarak durdular. Sanki başları üzerinde kargalar vardı.”

SubhanAllah… Sanki Ensar kadınlarında nefis yok, nefsime ağır geliyorlar yok, amalar yok. İtaat boyun eğmekse işte boyun eğmek, gerçekten işittik ve itaat ettik demek işte böyle oluyor. Rabbinden buyruk gelmiş, Resul onu duyurmuş, iş orada bitmiş. Mümine düşen, sadece boyun eğmek. İşte teslimiyet böyle oluyor. Modernizme kurban etmeden hükümleri, amaların altında ezdirmeden, hiçbir nefsani bahaneye yer açmadan gerekirse Rabbi için fıtratındaki güzellik damarını kesip atıp itaat etme böyle oluyor. Allah hepsinden razı olsun.

İş bu ya bu kadınlarla aynı cenneti isteyen şimdi i kadınlar modernizmin tekmeleriyle ezdirdiler tesettürlerini…

Başta da dedik ya şeytan bu oyunları çeşit çeşit her damara ayrı zehri var. Eskiden mümin hanımlarımıza deseydik ki falancanın oğlunun cebinde resmin varmış dünyaları yıkar, gerekirse kan davası yapar o resmi namusu bilir yine de bırakmazdı o kişide. Şimdi ise hepimizin elinde binlerce resim tanıdık tanımadık herkesin cebine koyuyoruz belki bakar da dua eder diye! Bacım duanı ben peşin peşin[o1] edeyim: Allah seni ıslah etsin; sen topla resimlerini dediğinde ise binlerce amalar, yüzlerce fakatlar. Kılıflar hazır çalınan minarelere “ben aslında tebliğ yapa…”

Ahh herkesin evinde binlerce siyer var; ama sanki kimse kapağını kaldırmamış. Allah Resulü hangi tebliğ çalışmasında İslam’ın şiarlarını yok saydı da sen bu dersi aldın?

Düşman anladı İslam’ın ilerlemesinin yahut gerilemesinin en önemli faktörü kadın. İşte bu damarımızdan veriyor modernizm zehrini. Zehir bütün vücudu sarıp sıra beyine geliyor bahaneler dilden dökülüyor hal bu olunca.

Ey mümin bacım! Unutma Ensar’ın hanımlarını! Amaları olmayan, Resulü etraftaki bütün çığlıklara rağmen duyan, Rablerine bütün prangalara rağmen itaat eden... Unutma ki onlara benzeyesin. Unutma ki onlara benzeyenleri yetiştirebilesin. Falanca sosyal medyadaki bilmem kaç fotoğrafın, sen uyurken bile sol yanına yük oluyor unutma. Düşmanını unutma, kes o modernizm damarını kes ki Rabbin için belki de hoşuna gidenden vazgeçtiğin için kurtuluşa eresin.

Unutma kardeşim! Sen; müminlerin yarısısın ve diğer yarısını da sen yetiştireceksin. İşte bu yüzden korkutuyorsun düşmanları. Ama dimdik olduğunda kaplıyor o pis yürekleri korku, işittiğinde çekiniyor dünya senden. Ve önemlisi sadece ama sadece itaat ettiğinde razı oluyor Rabbin senden ve ancak o zaman kurtuluşa erenlerden olabiliyorsun. Rabbim iki yolu da gösteriyor sana ve ikisinin de sonucunu haber veriyor;

“Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamber'e itaat ederse Allah onları içinde ebedi olarak kalacakları, altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştirir. İşte büyük kurtuluş, büyük başarı budur.” (Nisa/13)

“Yüzleri ateşe çevrildiği gün: «Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke Peygambere itaat etseydik» derler.” (Ahzab/66)

Seçim senin kardeşim…

Selam ve dua ile…


 [o1]

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !