AKTAŞ: "ZORBALARI MAHKÛM ETMEK ANIN VACİBİDİR"

AKTAŞ: "ZORBALARI MAHKÛM ETMEK ANIN VACİBİDİR"

Hüsnü Aktaş Hoca, Müslümanların darbecilere asla boyun eğmemeleri ve masum insanlara silâh çeken zorbaları mahkûm etmelerinin anın vacibi olduğunu söyledi.

03 Ağustos 2016 Çarşamba 17:53

Hüsnü Aktaş Hoca, görsel ve yazılı olarak yapmış olduğu açıklamada, Müslümanların darbeye karşı durmaları gerektiğini ifade etti.  Ayrıca Aktaş Hoca, ‘Allah'ın (c.c.) rıza­sını kazanmak için mücadele etme­nin ibadet olduğunu bilen bir mille­tin; kendisine silâh çeken emperyalist ABD'ye ve onlarla işbirliği yapan hain­lere boyun eğmesi ve zillet içinde ya­şaması mümkün değildir’ dedi.

HERŞEYDEN ÖNCE, HAYATIN KORUNMASI

Cemiyet halinde yaşayan insanoğlu; hayatının korunmasını, inandığı gibi yaşama imkânının sağlanmasını, malının, aklının ve neslinin muhafaza edilmesini arzu eden mükerrem bir varlıktır. İslâm uleması insanların can, mal, nesil, din ve akıl emniyetlerinin sağlanmasının 'zaruri maslahat' hükmünde olduğunu ifade etmiştir. Cemiyet halinde yaşayan insanları, bir geminin yolcularına benzeten Peygamberimiz Efendimiz (s.a.s.), akıl sahibi olan insanların ibret almaları için şu misali vermiştir: 'Allah'ın çizdiği sınırları muhafaza etmeye ve başkalarına faydalı olmaya çalışanlar ile meşru sınırları aşıp günaha düşenlerin hali, bir gemiye binip denize açılan insanların hali gibidir.

Onlardan bazıları geminin alt kısımlarında yerini almışlar, bazıları da geminin güvertesine çıkmışlardır. Alt kısımda bulunanlardan birisi su almak için yukarıdakilerin yanına çıkar. Yukarıdakiler ona su konusunda (vermemek için) eziyete derler. Bunun üzerine o adam eline baltayı alır ve geminin tabanını delmeye başlar. Durumu fark edenler 'Ne oluyor sana? Neyin var?'diye sorarlar. O da 'Siz bana su konusunda eziyet ettiniz! Bana su lazım, gemiyi deliyorum' cevabını verir. Böyle bir durumda eğer onlar adamın elini tutar, gemiyi delmesi-ne mani olurlarsa kurtulurlar. Aksi takdirde o adamla birlikte kendileri de helak olurlar" (Sahih-i Buhari-İst: 1401 «.Şirket: 6 Ayrıca Sünen-iTirmizi-K.Fiten:12)

CAMİLERDEN SELÂ OKUNMASI, DARBECİLERİN HESAPLARINI ALT-ÜST ETMİŞTİR

Milletin verdiği vergilerle alınan silâhları, uçakları ve helikopterleri, masum sivillerin öldürmesi için kulla­nan zorbalar; llluminati Çetesi'nden aldıkları desteğe güvenerek, aske­ri darbe yapmaya karar vermişler­dir. Başta Genelkurmay Başkanı ol­mak üzere; kuvvet komutanlarını esir alan ve Birinci Ordu müstesna bü­tün ordu komutanlarını kendi safları­na dâhil eden darbeciler, masum si­villerin üzerine (hedef gözetmeksi­zin) kurşun yağdırmışlardır. Ankara ve İstanbul gibi Türkiye'nin can damarı olan şehirleri savaş meydanına çevi­ren 'Yurtta Sulh Komitesi'ne mensup darbecilerin Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan'ı öldürmek için MAK ve SAT komandolarını görevlendirdikleri malûmdur. Uzun yıllar Samanyolu Te­levizyonu ve Zaman Gazetesi'nde yö­neticilik yapan Tuncay Opçin'in, sos­yal medyada yer alan ifadesiyle 'ya­takta basmak, şafakta asmak' için harekete geçmişlerdir. Cumhurbaş­kanı R.Tayyip Erdoğan'ın cep telefo­nu aracılığıyla bir televizyon kanalın­dan 'Milletimiz derhal sokağa çık­malıdır' mesajını vermesi ve Birinci Ordu Komutanı'nın açıklamaları, dar­be teşebbüsünün akamete uğraması­nı sağlamıştır. Bu arada Diyanet işle­ri Başkanı Mehmet Görmezin 'Bütün camilerden selâ okunması için emir vermesi ve Müslümanları mey­danlara davet etmesi', darbecilerin hesaplarını alt-üst etmiştir.

BAZI RUH HASTALARININ İDDİA ETTİĞİ GİBİ, DARBE SENARYO DEĞİLDİR

Türkiye'nin değişik bölgelerin­de görev yapan yüzlerce generalin ve binlerce subayın tutuklanması ile neticelenen darbe teşebbüsü, ba­zı ruh hastalarının (şizofrenlerin) id­dia ettiği gibi bir senaryo değildir. Zira F-16 uçakları başta TBMM bina­sı olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, Ankara Emniyet Sarayı'nı, Özel Harekât'ın binalarını ve Türk-Sat'ın ana merkez binasını bombala­mış, meydanlara dökülen insanların üzerine helikopterlerden yaylım ateşi açılmıştır. Bu esnada 246 masum in­san hayatını kaybetmiş, binlerce sivil yaralanmıştır. Bu darbe teşebbüsü­nün içinde yer alan generaller, insan­ları korkutmak için bütün imkânlarını seferber etmişlerdir. FETÖ militanı Tuncay Opçin'in sosyal medyada yer alan 'İslamcılar, sinik ve korkak bir topluluktur. Geleneklerinde silâhlı mücadele yoktur. Sadece atıp tut­masını bilirler' şeklindeki iddiası­nın bir şehir efsanesinden ibaret ol­duğu görülmüştür. Allah'ın (c.c.) rıza­sını kazanmak için mücadele etme­nin ibadet olduğunu bilen bir mille­tin; kendisine silâh çeken emperyalist ABD'ye ve onlarla işbirliği yapan hain­lere boyun eğmesi ve zillet içinde ya­şaması mümkün değildir.

DARBECİLERE BOYUN EĞİLMEZ

Adaletin mülkün (iktidarın) te­meli olduğuna inanan, zerre miktarı hayrın da, zerre miktarı şerrin de he­sabının sorulacağı güne hazırlanan Müslümanların darbecilere asla bo­yun eğmemeleri ve masum insanla­ra silâh çeken zorbaları mahkûm et­meleri anın vacibidir, insanların zaruri maslahatı olan can, mal, nesil, din ve akıl emniyetini savunmak, 'ben müslümanlardanım' diyen her mükellefin en önemli vazifesidir.

Kaynak: Misak Dergisi 

 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !