Ankara pursaklarda" Peygamber Hayatımızın Neresinde " Konulu seminer..

Ankara pursaklarda" Peygamber Hayatımızın Neresinde " Konulu seminer yapıldııı.Yoğun bir katılım ile gerçekleşen programa Yazar Sabiha Ateş Alpat konuşmacı olarak katıldı..

Kur'an'i kerim ile başlayan program İlkav Pursaklar temsilcisinin vakfı tanıtmasıyla  devam etti. Daha sonra mikrofana davet edilen kpnuşmacı Yazar sabiha Ateş Alpat'ın konuşmasından satır başları şöyleydi.


"Yalnızca kendisine kulluk ile mükellef tuttuğu insanlara, kulluğun nasıl ve niceliği Peygamberler tarafından öğretilir. Bu bağlamda Peygamberler, insanlığın "Baş Öğretmenleridir".

Öğrettikleri ilk konu ise "Tevhid' dir. Peygamberler karşısında insanlar hep iki sınıf oldular. Çağrıyı kabullenenler ve kabullenmeyenler. Her iki cenahın birbirlerinden; iman açısından, amel (yaşantı) açısından, ahlâk açısından, siyasi, ticari, sanat, edebiyat vb gibi hayatı ilgilendiren konular açısından farkları vardır. Çünkü Peygamberi kabullenenlerin ,Peygamber öğretisiyle yeni baştan inşa  olmaları sorumluluk gereğidir. Peygamberler niçin gönderildiler? Ne yaptılar? Nasıl yaptılar? Tüm bu soruların cevabını vahiyden almak zorunluluğu vardır. Zira, akli yaklaşımlar Peygamberleri ya insan üstü bir varlık algısına ya da indirgemeci, aradan çıkarıcı, sadece mesajları naklederek işinin bittiği algısına itiyor. Her iki algı da, vahyin öğrettiği Peygamber algısına terstir.
Peygambere iman edip O'nu sahiplenenler, hayatın merkezine Peygamberin çağrısını ve  Peygamberin örnekliğinde koyarlar. Daveti kabul edenler öncelikle neye çağrıldıklarının ve neyi terk etmek zorunda olduklarının farkına varmalılar. Peygamberi hayatının merkezine almak, imanın sorumluluğundan doğan bir vecibedir.
"Cenâb-ı Hak bu âyetle mü'minlere; münafıkları ve içinde küfür maya­sı taşıyanları değil, her bakımdan Resülüllah'ı (A.S.) örnek edinmelerini, O'nu izlemelerini, O'na uymalarını emrediyor. Zira Hz. Muhammed (A.S.) imânın doruğunda, cesaretin son çizgisinde, kahramanlığın erişilmesi âde­ta mümkün olmayan noktasında, güzel ahlâkın en üst derecesinde, insan sevgisinin en güvenilir düzeyinde, adalet ve faziletin en ön şaftında bulu­nuyordu. Ne yaparsa Allah için yapar, ne konuşursa O'nun için konuşur­du. O bakımdan Allah'a ve âhiret saadetine selîm bir kalp, güven dolu bir duygu ile kavuşmayı arzu edenler için şüphesiz ki tek örnek ve misal Hz. Muhammed (A.S.) Efendimiz'dir. O, savaşta da örnektir, barışta da örnek­tir."(1)

O (sav) Devlet başkanının hayatının merkezinde ise, en güzel örnektir.
O (sav)  Ordu komutanının hayatının merkezindeyse, en güzel örnektir.
O (sav) Bir babanın hayatının merkezindeyse, en güzel örnektir.
O (sav) Dede için, komşu için, arkadaş için, dost için, iş ortakları için en güzel örnektir. O (sav) Cemaat lideri için, en güzel örnektir.
O'nu (sav) örnek almayanlar, peşlerinden gidilmeye lâyık olamazlar.
O'nu hayatının merkezine alanlar için, anlaşılmaz meselelerde  çözüm merciidir.

"Hayır, hayır! Rabbine and olsun ki, aralarında tartışıp çekiştik­leri şeylerde seni hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymaksızın tam bir bağlanışla bağlanmadıkça imân etmiş olmazlar"(Nisa:65).
Program Sabiha Ahnımın kitaplarını imzalamasıyla sona erdi..

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !