Batıla Benzemek Haramdır!

Batıla Benzemek Haramdır!

Yılbaşı neyin Yılbaşısıdır! Ey Müslüman olduğunu iddia eden insan şahıs sen neyi kutluyorsun?

Hiç şüphesiz İslam’da inancı seçme özgürlüğü vardır ki; din de zorlama yoktur ifadesi de bu anlamdadır. Yani kimseye dini kabul etmesi için zor kullanılamaz. Ama dini tercih edildikten sonra gereklerine uymak zorunludur ve aynı zamanda bu bir kişilik/ şahsiyet meselesidir. Zira inancının aksine davranan toplumlar kendilerine yabancılaştıkları için silikleşmeye. Başkası olmaya mahkumdurlar.

  Yıllar var ki yaşadığımız coğrafyaya ithal edilen LAİK; DEMOKRAT, MODERNİST/SEKÜLER sistem Türk toplumuna ait tüm değerleri yıkmış ve yıkmaya da devam ediyor. Yaşadığımız çağ "anlamları" yok edip yerine “köksüz anlamlar” yerleştiriyor. Topluma hâkim olan anlayışta giyim kuşamdan tutun da hayatı her yanını sarmalamış durumda. Eğlence, kutlama anlayışı da bunlardan sadece biri.

Rotasını şaşıran insanlık neyi nasıl kutlaması gerektiğini Allah’a sorma gereği duymayanlar ki- Müslümanlıklarını iddia edenler buna mecburdular aslında- artık çocuğun çiş gününü bile kutlar hale geldiler. YILBAŞI EĞLENCESİ de bunlardan biri. Güneşe tapanlar, Hz. İsa'yı ilahlaştıranlar kendi inançlarını gerekçe sunarak eğlence yaparken Müslüman(!) bir toplum bu geceyi kutlamak için hangi gerekçenin arkasına sığınabilir? Elbette insanın eğlence ihtiyacı vardır ama müminlerin yegane ilahı Allah'tır. Hayatın otoritesi yalnızca Allah'a aittir bu nedenle eğlenceye ölçü koyan da 'O'dur (cc).

Neyi kutluyorsunuz? Kendileriyle aynı geceyi ve eğlenceyi paylaştığınız fuhuş gecesidir!

Neyi kutluyorsunuz? İştirak ettiğiniz gece şirk gecesidir. Eğlencenin putlaştırıldığı insanların sefihliklerinin ayyuka çıktığı gecedir!

Sahi siz kendini Müslüman diye tanımlayan herkes; Neyi kutluyorsunuz? Senin hayat şeklini en ince noktasına kadar Allah belirlemişti!

Allah (cc) ayeti kerimede şöyle buyurmuştur; “Allah nezdinde hak din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur.” (A-li İmran; 19) Hak dinin yani İslam’ın özü hayatı Allah’ın kanunlarına teslim etmektir… Hakka teslim olmak demek diğer bir ifadeyle İslam’a girmek demek her türlü batıldan yüz çevirmek, şirk ve unsurlarından uzak bir iman ile her türlü batıl ve hurafeden uzak arı duru bir hayat yaşayarak Allah’a canı gönülden boyun eğmek demektir... Batıldan yüz çevirmek ve hayatı yalnızca Allah’ın boyası ile boyamak. Hayatın tek renginin sadece İslam olması, başka hayat sistemlerinden herhangi bir şey devşirilmemsi istenmektedir.

“ İşte Allah’ın boyası! Allah’tan daha güzel boyası olan kim vardır? Biz yalnız ona kulluk ederiz!” (Bakara; 13)

Allah'ın gönderdiği dinde eksik yok ki başka sistemlerden velev ki eğlence anlayışı dahi olsa ithal edelim. Yine Allah'ın gönderdiği dinde fazlalık yok ki atalım, eksiklik yok ki katalım…

Batıla benzemek haramdır. Müslümanlar için en büyük kayıplardan birisi batıl hayatı taklit etmeleri, batıla özenmeleri yaşam şekillerini, hayatı ilgilendiren konuları batıdan devşirmeleridir. Müslüman coğrafyalarda batıldan devşirilmeyen ne de az şey kaldı!

Kompleksli yetiştirilen nesillerin zihinlerine batıya uyulmazsa ilerlenemez vehmini yerleştirdiler. Batı da olmayan medeniyeti İslam’ın içine sığdırabileceklerini sandılar… Algılar, düşünceler, bakış açıları, eğlence anlayışı, gençlik algısı, siyasi ve ekonomik normlar batılıların batıl ölçüleriyle değerlendirilirken, geriye kalan birkaç şahsi ibadetlerle İslam’ın gereklerinin yerine geldiği sanılmamalıdır.

 İslam’ın önemle üzerinde durduğu konulardan birisi de ferdi, ailevi, sosyal, siyasi kısacası hayatı ilgilendiren tüm alanlarda batıl dinlere, beşer ideoloji sahiplerine ve ideolojilerine teşebbüsten sakındırmaktır. Bu İslam’ın ana ilkelerinden biridir.

Allah (cc) yapılan herhangi bir işin/amelin İslam’dan değilse kabul etmeyeceğini açıkça beyan etmiştir“Kim İslam’dan başka bir dine yönelirse, (bu) ondan asla kabul edilmeyecektir. O, ahirette de kaybedenlerden olacaktır” (Al-i İmran; 85)

Ayetin manası gayet açıktır. Hz. Muhammed (sav) batıla uymanın zararlarını şu ifadelerle beyan etmiştir:

“Her kim bu dinimize uygun olmayan bir amel yaparsa o ameli merduttur, kabul edilmez.” (Buhari-Müslim. Hz. Aişeden rivayetle)

Her türlü batıl ve bidat uygulaması kitap ve sünnetten uzaklaşmak demektir. Bu nedenle İslam’ın bildirdiklerini İslam’ın bildirdiği şekilde yaşamak gerekmektedir. Şeriatın belirlediği sınırlardan eksiltme de çoğaltma da yapılamaz, yapılmamalıdır.

 

“Bugün kafirler, sizin dininizden ümitlerini kesmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’dan razı oldum. Kim, açlık dolayısıyla zorda kalırsa, günaha düşmeye meyilli olmadan (bu hayvanlardan yiyebilir.) Allah, bağışlayandır, merhametlidir.” (Maide; 3)

Kafirlerin en çok korktukları şey İslam’ın, hayatın dini olmasıdır…Batılılar, hak ve batılı birbirine katan, ılıman Müslümanlardan hoşnutturlar. Onların tek dertleri, istemedikleri şey hayata İslam’ın hâkim olmasıdır. Bunu engellemek için akla hayale gelmedik yolları denediler, deneyecekler de.  Allah (cc) müminleri uyararak asimile olunmaması için kafirlere benzemeyi kesinlikle haram kılmıştır. Dinin kemale erdiğini hayatı yaşarken hiçbir eksik kalmadan her alan için hükümlerini vaaz ettiğini beyan etmiştir.İmandan sonra ilâhî buyrukların kusursuz uygulanması elbette ki ya­bancı kültür istilasını da önlemeye yöneliktir. Kur’an’da ki hükümler, Müslüman’ın en büyük dayanağı ve ilham kaynağıdır. Yabancı kültür ve ideolo­jinin karşısında en sağlam set de hiç şüphesiz ki bu kültürdür.

 Batıla benzemenin haramlığını bildiren birçok ayeti kerime konunun ciddiyetini gözler önüne sermektedir.“Ey İman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları veli / dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları veli kabul ederse o da onlardandır. Allah, zalim topluma hidayet vermez.” (Maide;51) İbni Teymiyye “Bir topluluğa benzemeye çalışan kimse benzemeye çalıştığı toplumdandır.” demiştir. Taviz tavizi doğuruyor. Bir benzeşme daha büyük benzeşmeyi ardı sıra getiriyor. Medeni olunacak diyerek kurulan cumhuriyet döneminden bu yana tahlil edildiğinde benzeşmenin boyutunun ne olduğu görülecektir. Müslüman olduğunu iddia eden yığınların, Şeriat denilince yüz buruşturması, Müslüman olduğunu iddia edip ama Kur’an’ın hükümleriyle yönetilmeye sıcak bakmayacak kadar handikap yaşanması. Artık hayatın en önemli meselesinden en küçük noktasına kadar batıl Batı’nın normlarıyla ölçülmesi  Kur’an’a rağmen Kur’an ’sız bir toplum olmanın diğer değimle Kafire teşebbühün bir delili değil midir?

 Siyaset denilince Demokrasi,

Ekonomi deyince Bankalar,

Hak arama denilince Kafir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,

Giyim denilince Moda,

 Hayat denilince Dünyalık Zevkler,

Özgürlük denilince ilahlaştırılan heva ve heveslerin şehevi isteklerin akla gelmesi, kime benzemenin sonucudur acaba?

“-Ey iman edenler, eğer kitap verilenlerden bir gruba uyarsanız, iman ettikten sonra sizi kafirliğe döndürürler.” (Al-i İmran; 100)

Ayeti kerime kesin bir dille batıl karşısında dik durulmasına işaret etmektedir. Bir mümin Tevhid kelimesinden yana tercih yaptığında batıl ile tüm yollarını ayırmış demektir.  “Onlara Uyarsanız sizi kafirliğe döndürürler.” Uymayın zira sizi hukuk diye kandırır kendileri gibi Demokrat yaparlar. Modernizmi sevdirir Modernist yaparlar. Haklar diye kandırır Feminist yaparlar. Çağdaşlık diye aldatır Laik yaparlar. Çağdaş muasır medeniyet diye aldatır Kemalist yaparlar! İnsan hakları diye aldatır zalim yaparlar! Sizin modeliniz Hz. Muhammed dininiz de İslam’dır.

“De ki: -Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, bağışlayandır, merhamet edendir.” (Al-i İmran; 31)

Yılbaşı neyin Yılbaşısıdır! Ey Müslüman olduğunu iddia eden insan şahıs sen neyi kutluyorsun?

www.sozunozu.org sitesinden alıntıdır.

 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !