BÖLÜM 2 - Bilmek Mi?

1994 yılında vuku bulan, yaşanmış bir hüzünlü hikaye daha...

Nazlı bebek 2,5 yaşında. İki gündür burnu akıyor, halsiz ve ateşi var. Nazlı’nın ateşi yükseldikçe endişelenen babaannesi, torununa şifa vesilesi olabilmek için doğru olduğunu düşündüğü bir yönteme başvuruyor. Aspirin tableti kırarak iki kez veriyor Nazlı’ya.

Ve minik Nazlı’nın ateşi düşüyor. Üçüncü günün sabahında Nazlı şuurunu kaybedip nöbet geçirince ailesi apar topar onu acile götürüyor. Hekimler Nazlı’ya ilk müdahalesini yapıyor ve nöbetini durduruyorlar.

Burada hikayemize bir ara verelim. Nazlı bebek, üst solunum yolları enfeksiyonu geçirmekteydi. Peki neden nöbet geçirdi? Verilen Aspirinin bununla bağlantısı olabilir miydi?

Nazlı’nın vücudunda neler olduğuna bir bakalım.

Halen hastanede ve halen hafif komada olan Nazlı bebeğin kan tahlillerinde karaciğer enzimlerinin çok yükseldiği, kan gazında asidozu olduğu görülüyor. Ve koması iyice derinleşince yoğun bakıma alınıyor. Nazlı bebek birkaç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra tüm müdahalelere rağmen kurtarılamıyor... (1)

Nazlı’yı Reye Sendromu’ndan dolayı kaybediyor ailesi. Peki nedir bu sendrom ve bizim buradan alacağımız ibret ne olmalıdır?

Genetik olarak duyarlı kişiler, üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmekte iken aspirin kullandıklarında bu enfeksiyon etkeniyle aspirin etkileşir, oluşan toksin ve kimyasalların karaciğere ve beyne hasar vermesine Reye Sendromu denir. Reye Sendromu sıklıkla çocuklarda görülür. Genetik yatkınlık bilinemeyeceği için enfeksiyon geçirmekte olan tüm çocuk hastalara aspirin vermekten şiddetle kaçınırız.

Bu sendromun ve Nazlı’ya olanların detaylarından ziyade buradan edineceğimiz bakış açısını derinlemesine düşünelim.

Babaannesi sevgili torunu Nazlı’yı iyileştirmek istiyordu.  Bildiği en iyi yol ona aspirin vermekti. Bu sağlık bilgisini edinmişti. Fakat aspirini kimlerin hangi durumlarda kullanabileceğini, ne zaman kaçınmak gerektiğini, hangi dozun verileceğini bilememişti.

Bilmişti fakat en önemli noktaları hiç bilememişti. Verdiği karar çok acı bir şekilde sonuçlanmıştı ve böyle olacağını asla düşünmemişti.

İlk bölümdeki hikayemizde sağlık konusunda bilgi sahibi olmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatmıştık. Burada ise eksik bilginin de, bilmemek kadar zarar verebileceğini görmekteyiz.

İnsanın mükerrem hayatını korumak büyük bir özen, dikkat ve ilim gerektir, yıllarca öğrenmeyi, yıllarca tecrübe edinmeyi mecbur kılar hekimliğe talip olana. Bundan ötürü sağlık hakkında bilmek ve daha da önemlisi doğru ve yeterli olanı bilmek, bilmediğimizle hareket etmekten kaçmak gerekir. Zira bunun hem dünyada hem ahirette karşılığı olacaktır...

(1) https://jag.journalagent.com/scie/pdfs/KEAH_5_4_500_502.pdf

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !