Demet Tezcan´ın `´YOLA DÜŞÜNCE´´ Seminerinden Notlar

Demet Tezcan Zeynepder'in konuğu oldu... Dünyanın dört bir yanında Müslümanların durumunu değerlendiren Demet Hanım öncelikle yanı başımızda yer alan Suriye' yi değerlendirdi.

Demet Tezcan Zeynepder'in konuğu oldu...
      Dünyanın dört bir yanında Müslümanların durumunu değerlendiren Demet Hanım öncelikle yanı başımızda yer alan Suriye' yi değerlendirdi.
Suriye de 12 tane Filistin kampı bulunuyor ilk gittiğimiz gün bunlardan birinde toplanmış 500 gencin düğününe şahit olduk. Boyunlarında tevhit bayrağı bu bir düğünmüydü yoksa bir direniş bir baş kaldırı ,yoksa meydan okuma mı?... Muhteşem anlardı.
         Suriye’de ilk dikkati çeken her yerde Esad' ın resimlerinin olması nedeniyle baskıyı her yerde hissediyorduk. Rehbere Hama katliamını sorduğumuzda cevap dahi alamadık. Suriye 'nin bu gün ki durumu o günlerden hissediliyordu adeta.
2007 yılında Lübnan’a gitmiştik 2006 'da Kana katliamı gerçekleşmişti orda da yine savaştan bir yıl sonra Lübnan hükümeti mülteci kamplarını bombalamıştı.
      Nehri Barik kampı bombalanmış ve 20 bin kişi diğer bir kampa geçmek zorunda kalmıştı. Aralarında muhteşem bir Ensar, Muhacir kardeşliği vardı.
Kamptaki kadınlardan biri 3 gün önce bombalandıklarını anlatarak, elektrik yok su yok karanlık bir sığınakta çocuk çığlıkları arasında bombaların susmasını bekliyorduk diye dehşeti ifade ediyordu. Dışarı çıktıklarında kendileri gibi muhacir olan Filistin'liler Ensar olmuştu onlara. Kimi evini ,kimi garajını vermiş, okullar barınak haline getirilmiş arada sadece perdeler vardı .Hayat durmuştu...
Kamptaki çocukların evlerine dönmek için bahaneleri ise ''oyuncaklarımız evde kaldı'' diye gitmek istiyorlardı.
       El kıyam hapishanesinide görme imkanımız oldu orada bekçilik yapan kişi daha önce senelerce orada çalışmış ve oraya gelenlere orada nelerin yaşandığını anlatıyordu. manzara korkunçtu insanın arkasına bile bakmadan kaçacağı yerdi orası.
Her şehir ,her köy savaşın yıkım izleri ile doluydu.
Çok etkilendiğim uyumaya bile korktuğum bir yerdi Bosna.Hava alanına iner inmez savaşın izlerini görüyorduk. 2006 yılıydı ,Srebrenitsa katliyamın 11. yılı için gitmiştik.BM'lerin güvenli bölye giyerek herkesi topladığı ve erkeklerin ellerinden silahlarını aldığı yer,korkunç bir katliamın gerçekleştiği yer Srebrenitsa...
       
       Bosna'da her yer mezar o yüzden adına beyaz zambaklar şehri deniliyor.Sistemli bir şekilde katliam, nesli yok etme ve kıyım... 50 bin kadına tecavüz edilip erkeklerinin katledildiği bir toplum.
        Bosna'da bulunan bir cesedin defnedilebilir hale gelmesi bir yıl sürüyor .Biz orada iken 5005 cenazenin defin töreni vardı.
        
       Kosova kayıp şehir, ne denilebilir ki hala şehrin her yanında kayıp resimleri asılı .Yine gözyaşı, ümmetin başka bir imtihanı...
       
         Afrika'ya kurban bayramında gitmiştik . Cibuti şehri; Fakir mahalle olur ,fakir köy olurda fakir şehir olur mu?!... Evet, Cibuti baştan başa fakir bir şehir. Fransızların sömürüsünde tüketilmiş, şuan ise diktatör bir yönetime sahip.İçecek su dahi yok Deniz suyunu arıtarak içiyorlar, belediye hizmeti diye bir kavram dahi yok orda.
En ücra köylere kadar gittik. Kilometrelerce yol gidiyorduk. İnsan, Allah razı olsun bak buralarda unutulmamış köye vardığında birde bakıyorsun Amerikan bayrağı onlar biz Müslümanlardan önce davranmış.
      Orda bir hanım kurban eti dağıtımı esnasında beni bir yere götürdü evini yaşadığı sefaleti gösterecek sandım beni köyün meydanına götürdü irili ufaklı taşlarla çevrilmiş bir yer gösterdi

 
Burası bizim camimiz burada bayram namazı kıldık biz. Müslümanız bize camii yapın dedi.

Onca yoksulluğa ,kuraklığa ,susuzluğa ,açlığa rağmen o insanların bizden beklentisi ,onlara cami yapmamızdı..
İnsan kendi geride bıraktığı evini eşyasını yaşantısını düşününce korkuyor,ya aklımdan geçenleri hissederse diye endişeye kapılıyor ,tüm bu duyguların içinde aklımdan geçen ise ‘’boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan hesap soracağı günde bunları karşıma çıkarma Rabbim ‘’oldu.
20 yıl önce bir cami yapmak için kan dökülüyordu Afrika’da
Kur-an dağıtmak için eğitim yaptıkları bir yere gittik. Yıkık dökük bir harabe. Kıyafetleri yırtık ,ellerinde ki cüzleri paramparça olmuş ,mukavva ile kaplamış ama ne fayda, bant yok ki tutsun.
Oralarda biz Müslümanlar olarak kendimizi o kadar unutturmuşuz ki ,beyaz insan görünce Hristiyan sanıyorlar.
          Demet Hanım, son olarak Mavi Marmara konusunda ''adil başlamış bir yarışın ,adaletsiz finali idi Mavi Marmara. Unutmayacağız ve unutturmayacağız'' diyerek sözlerine son verdi. Demet Hanım daha sonra gelen soruları yanıtladı...

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !