Bismillahirrahmanirrahim “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücadele eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.” (Maide,54) “İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer müminlerseniz, Benden korkun.” (Ali-Imran,175) Öyle bir yaratık düşünün ki acziyetini verenden ziyade; acziyetinden korkan. Öyle bir insan düşünün ki ateş sahibi yerine; ateşten korkan. Ve yine bu insan, öyledir ki ateşi bilir, sahibini bilir de; yine aynı ateşin üstünde yürür… Korkmak insan tabiatının bir vazgeçilmezidir. İnsan ancak korkarak emin olanlardan olabilir. Fakat… Fakat bu emin oluşunda bir şartı vardır tabii her şey gibi… Korkularından emin olmak isteyen insan, yalnızca korkulmaya en layık olandan korkar ve yalnızca O’nun korkularının koruyucusu olduğunu bilirse… Yazık ki ne yazık insanlara. Çünkü korkular artık isimsizleşti. Rabbinden korkması gereken insanlar kendileri gibi bir yaratıktan korkmaya başladılar. Kimisi atadan korkar oldu; kimisi geleneklerinden; kimisi mevkiinden, kimisi ise neyden korktuğunu bile bilmeden sadece korktu. Sonra bu korkular onları Rablerinden uzaklaştırdı. Bu sefer daha büyük korkular sardı vücutlarını ve dahası ruhlarını… “Ey peygamber; eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: Üstlerine örtü alsınlar. Bu, onların tanınıp da incitilmemeleri için daha elverişlidir. Ve Allah; Gafur, Rahim olandır.” (Ahzab,59) Bir kız düşünün ki Rabbi ona sakın, çünkü sen naifsin incinirsin diyecek kadar merhametli. Bir kul düşünün ki sırf dünya metalarından eksik kalma korkusuna başını açtı da kendini saldı dünyanın fitnelerine… “Ey iman edenler; mallarınızı aranızda karşılıklı rıza ile gerçekleştirdiğiniz ticaret yolu hariç, batıl yollarla yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz ki Allah, sizin için Rahim olandır.” (Nisa,29) Bir adam düşünün ki Rabbi ona haram kazanma çünkü bu ancak seni öldürüp helak eder diyecek; fakat adam, inatla sırf dünyada rızık korkusundan helak yolunda yürüyecek… Yeni mi peki bu korku? Ebu Talib de düşmedi mi bu kuyuya? O demedi mi: “Ben muhakkak bildim ki yeğenim Muhammed’in dini, dünyada insanların dininin en hayırlısıdır. Kınanmaktan ve ayıplanmaktan korkmasaydım muhakkak ki beni o dinin içinde bulurdun.” “Onlardan korkmayın benden korkun.” (Maide,3) Düşünün ki Rabbi insanı korkularına karşı bile uyardığı halde, insan bazen korkunun ayarını o kadar kaçırıp, korkusundan Rabbinden uzak kalıyor. O kadar insan var ki sabah namazı vakti sırf gayb olandan korktuğu için yatağa çakılıp kalan… Peki o halde nasıl korkularımızdan kurtulacağız? 1. Rabbimizi tanıyacağız, tanıyacağız ki medet ararken sarılacak limanın adresini bilelim. 2. Rabbimizin kitabına güvenip ona sarılacağız. Çünkü mümin kişi, Kur'an'la sükun bulup, onun bildirdiği korkulardan korkandır. 3. Resulullah’ı iyi tanıyacağız. Çünkü her konuda örnek aldığımız önderin korkularıdır bizim korkularımız. 4. Rabbimizin kudretini tefekkür edeceğiz ki asıl olan korkuyu tanıyıp, vesvese olan korkuların zararsızlığını anlayabilelim. 5. Kendimizi tanıyacağız. Yara sarmanın en iyi yolu, yaranın yerini bilmek ve doğru yapılacak bir müdahaledir. O halde yaralarımızı fark edip o yaraların manasızlığı ile o yaraları iyileştireceğiz. Rabbimizi tanımış olacağımız için, bu adıma kadar çoğu zaman yaralar kendiliğinden iyileşmiş olacak. 6. Ahiretimizi düşüneceğiz… Ahiretini düşünen bir mümin, dünyalık heva hevesleri uğruna korkuya kapılmaz. 7. Etrafımızdan salih müminleri eksik etmeyeceğiz. Her mümin kardeş, bir ilaçtır. Çoğu kez sizi gerçek korkulara yöneltirler. 8. Boş korkular insanı cehennemlik ederken; Rabden korkmak, en büyük ibadettir. Bunu unutmayacağız. Ey kardeşim korku denen duygu, Rabbine karşı olursa mükafatı çok büyük olurken; ondan başkasına olunca şirk oluyor görmüyor musun? Rabbinden korkan, Rabbi tarafından emin kılınır; ondan başkasından korkan ise ancak o şeyle baş başa kalır. İnsan başkasıyla uğraşır ki kendini unutsun; bu küfrün küfür oluşundan ileri gelir. Mümin olmanın farziyeti ise, sadece Rabbinden çekinmek değil midir? Rabbin uyarmadı mı ki insanları gerek arkalarından gerek önlerinden ayıplamayın, ayıplayanın ayıplamasından korkmayın; yalnızca benden korkun. E o halde size ne oldu ki müminler Rabbinizden korkmayı bırakıp yerine başka “Rabler” koydunuz? Korkularımızın bile cehennem koru olmasından sana sığınırız Rabbim…

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !