'Bu yol dikenli, ayağını seven gelmesin' demişti üstad. Yoldaki zorluklardan, girecekleri çetin mücadelelerden haberdar ediyordu Yolcuları. Amansız bir savaşa hazırlıyordu tüm Yolcu'ları. 

Yola çıkan Yolcuların emin oldukları tek şey, ayaklarının çokça kanayacağı, çok ter dökecekleriydi. Fakat ayaklarına batan taşların arasından çağıldayan pınarların varlığından habersizlerdi. Yoldaki dikenlerin arasından fışkıran yaban çiçeklerinin sergilediği eşsiz güzelliklerden olduğu gibi.

Bu yol dikenli

Bu yol sarp yokuş!

Fakat yanlız değil, yardımsız değillerdi. Yolda rotalarını şaşırmadıkları müddetçe Rabblerinin yardımı inşAllah her daim onlarla.

Gücü tükenip, her ayakları tökezlediğinde onları kaldıracak bir elin var olduğunu bilmiyorlardı. Ayakları kanayıp, üzerine basamayacak hale geldiklerinde, ayağını saracak bir Yoldaş. Ter içinde kalıp, yorgunluktan dermanı kalmadığında, tutunacağı bir omuz.

Yol yokuş yol sarp kayalık.

Fakat yoluna eşlik eden babayiğit yoldaşlar. Karşılıksız, katışıksız, Yolcu'yu Allah için seven Yoldaşlar. Allah için akan ter, Allah için akan gözyaşı ve kan... 

Acı ve lezzetlerle harmanlanmış olan bu yolda,  ayaklarından akan kanlara aldırmadan o eşsiz lezzete ulaşmak için taş ve dikenlerle dolu yolu yılmadan adımlayacaktı bir avuç inanmış Yolcu.

Ta ki güneş tüm ihtişamıyla Yolun üzerine doğana kadar. Ta ki güneşin aydınlattığı Yolun sonunda tevhid bayrağı nazlı nazlı dalgalana kadar. Ta ki Rableri onlardan razı olana kadar.

O halde hilafete ulaşmak için Yola çıkın Yolcular!

Yorum Yap

  • Neşe kasapbaşı 21-05-2019 16:40

    Rabbim kalemini güçlendirdik yüreğine sağlıkl çok beğendim