Yegane rabb´imiz olan  Allah´ın adı ile.  Salat ve selam hayat öğretmenimiz,  Peygamberimiz Hz. Muhammed´e (sav) olsun..

Selamların en güzeli ile  selamlayarak başlamak istiyorum!.

"Esselamu aleykum".

Kulluk yürüyüşünde olduğumuz şu dünya, hem kadın ve hem de erkek için,  bir kez imkan verilen bir imtihan salonudur... Kulluk sınavı için verilen süre, her birey için kendi  ömrü ile sınırlıdır...

Kulluk yürüyüşü kalu belada verilen  söz ile başladı. "Ahd -u misak" dendi adına...Dünya yüzünde,hayat boyunca O´ndan başka Rabb,O´ndan başka ilah tanınmayacağına dair verilen bu ahd´in  kapsam alanı hayattı elbette!.. Yani hayatta tek otorite O´nu bilip,hayat tarzını sadece, hayatın baş  öğretmeni olan Peygamber´den alacağımıza yönelik bir ahd idi...  Ruhların cesetlere üfürülmesiyle insanoğlunun serüveni başladı.

Sonra yer yüzüne yerleştirildik. İnsandı bu,unutur,yanılabilirdi. Bu nedenle kılavuz olması için  kitap  yolladı yüce Allah ©."Eğri ile doğruyu birbirinden ayıran Kur'anı, tüm insanları ve cinnleri uyarsın diye kulu Muhammed'e indiren Allah'ın şanı yücedir".(Furkan.1.). Gönderdiği kitapta insanı niçin yarattığını açık ve net olarak bildirdi,"

"Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım"..(Zariyat.56)..

 Tüm beyanatlar insanların mazeretleri kalmaması  içindi." Bu peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik ki, bu peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı ileri sürebilecekleri hiçbir bahaneleri kalmasın. Hiç kuşkusuz Allah güçlüdür ve hikmet sahibidir."(Nisa.165)..  Kalu belada verilen söz dünyada tekrar hatırlatılmış,hayatın manası bir cümle de özetlenmişti;

"La ilahe illa Allah"...

Bu sözün insana yüklediği sorumluluklar vardı..Bu söz kuru bir iddia değildi çünkü.Bu söz bir  baş kaldırışın ve bir boyun eğişin ifadesiydi.Bu söz bir savaşın  ve bir barışın ifadesiydi.Bu söz bir taraf oluşun  ve bir karşı duruşun ifadesiydi.Bu söz bir red edişin ve  bir kabul edişin ifadesiydi!..İnsan, akıl ile iradenin verildiği tek yaratıktı. Bu nedenle neyi red neyi kabul etiğinin,neye baş kaldırıp neye boyun eğdiğinin farkında olması  zarureti vardı.Ne ki ;  Yaratıldığı  günden itibaren  düşmanları  savaş açtı kendisine!. "Ben ona  saygı duymam,secde etmem" demişti şeytan!..Sürgün yemişti Rahmetten!. Boş duracak değildi, yolu,yolcuyu sapıttırmak için  ne gerekiyorsa yapacaktı.. Türlü oyunlarının içerisinde  biz hanımları da  es geçecek değildi. En kavi oyunlarından birini de biz hanımlar üzerinden yürüttü.Ee(!) az değildik hani, toplumun yarısıydık. Toplumun yarısı da bizim ellerimizle şekillenecekti (evlatlarımız vesilesi ile) bu, tamamen bir toplum demekti!.İslam gönderilene kadar yerlerde süründü kadınlık onuru!. İslam  ile buldu  onuru/izzeti/şerefi.Boş durmadı şeytan ve yandaşları vesilesi ile  kurdurdu tuzakları. Önce  kategorilere ayırdı.Köy kadını(!) dedi adına,ev kadını(!),sosyete kadın(!),çalışan kadın(!),modern kadın(!)...Tanımların içerisinde "KUL" kadın yoktu,beklenmezdi şeytan ve yandaşlarından, olmazdı da!.. Sınıflandırdığı bu kadınlara  görev alanı da belirledi.Elbette yaradılış gayesinde ki görevler unutturularak!. Tevhidi bilinci örmeyelim diye çocukların belleklerine,hizmet ettirdi  hem cinslerimizi modanın ilmeklerine!.Kimlik bilinci zafiyeti kırdı bellerimizi. Adı Müslüman,düşünce yapısı  ekonomide kapital,siyasette  laik, sosyal hayatta demokrat ya da liberal gibi her noktada başka bir kimlik taşınır oldu benliklerde!..İki arada bir derede kalan kadını  ya Modernite  sömürdü ve cidden  kadın kadınlığını yitirdi. Ya da  diğer  yandan etki tepkiyi doğurdu  ve geleneksel anlayış   pasifize ederek uzaklaştırdı, Kur´an ve sünnetin ön gördüğünden.

 Toplumun dertleriyle ilgilenmeyen,kendisine çizilen alanlarda  toplumsal görevlerinden habersiz bir yaşam içerisinde, hayatı,  mutfak, oturma odası ve yatak odası üçgenine mahkum!..Oysaki Yol belli,metot belli,hedef belliydi!.Sınırlar  çizilmişti.Zaten ahd-u misakta tüm sınırların Allah´tan alınacağının  taahhüdü değimliydi!(?)...

Dönüş O'nadır ve her nefis imtihan salonunda ne kazandıysa aynıyla karşılığını bulacaktır kuşkusuz...

Zemin hazırlanmıştır,her şey gayet açık ve nettir!.İnsan bir söz vermişti. Sözünün eri olup olmadığı test edilmeli,imtihandan geçmeliydi..İmtihan, dürüst ya da sahtekarlığın.

İyiliğin  ya da kötülüğün ortaya çıkması için takip edilen yol,yöntem demek!...

İman iddiasın da bulunan her birey, istisnasız imtihandan geçer!.

Bu sünnetullahtır. Kur´an da şöyle buyrulmuştur;

"(Ey müminler!)Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeden cennet´e gireceğinizi mi sandınız?! Onlara yoksulluk ve sıkıntı öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki nihâyet peygamber ve beraberindeki müminler, "Allah´ın yardımı ne zaman gelecek?" demişlerdi. İyi bilin ki, Allah´ın yardımı yakındır." (Bakara, 2/214)...

Bu  imtihan sürecinde insana verilen görev ise halifeliktir. Hem kadın ve hem de erkek "Kul" olmakla yükümlüdürler!. Mükellef   olmak kadın ve erkek açısından, görev farklılıkları hariç aynıdır. Biz buradan Allah nasip ederse,yükümlülüklerimizi gündeme taşımaya,hatırlamaya,hatırlatmaya  gayret edeceğiz.

İsterseniz birlikte de şekillendirebiliriz.. Bize yazabilirsiniz. Öneri,soru ve  ya eleştirilerinizi iletebilirsiniz.. Birlikte hatırlayıp,birlikte yaşamak ve birlikte kurtuluşa  ermek duasıyla...

 En Emine Emanet olun!.

 

Sabiha Ateş Alpat

 

[email protected]. 

 

 

Yorum Yap

  • Henüz Yorum Yok !